TAPU KÜTÜĞÜNE YOLSUZ TESCİLDE DAVA HAKKI
TAPU KÜTÜĞÜNDEKİ TESCİLE DAYANAN İYİNİYETLİ ÜÇÜNCÜ KİŞİLERİN KAZANIMI
YARGITAY 14. HUKUK DAİRESİ
Esas Numarası: 2011/4599
Karar Numarası: 2011/6403
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 19.08.2008 gününde verilen dilekçe ile hatalı tescilin düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda: davanın kısmen kabulüne dair verilen 30.11.2010 günlü hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı ve davalılardan S. M. ile N. Ö. vekilleri tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı, 1 parsel sayılı taşınmazda F. Ç. ve İ. Ö. paylarını 1988 yılında satın aldığını ancak tapuda resmi senet düzenlenmesine rağmen payların tamamının adına tescil edilmediğini ileri sürerek kaydın düzeltilmesini talep etmiştir. Davalılar, davanın reddini savunmuşlar, mahkemece dava kısmen kabul edilmiş, hükmü davacı ve davalılar S. M. ile N. Ö. temyiz etmiştir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre davalıların temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazlarına gelince;
Dava, Türk Medeni Kanununun 1025. maddesi uyarınca tapu kaydında yapılan işlemlerin yolsuz olduğu iddiasına dayalı düzeltme isteğine ilişkindir.
Tapu sicilinin temel amacı taşınmaza ilişkin bütün ayni hak ilişkilerini yansıtmaktır. Bu amaca erişmek için her tescilin maddi bakımdan mevcut bir hakka dayanması ve sicilde tescil gerçekleşmemiş ise bir ayni hakkın varlığının kabul edilmemesi gerekir. Ancak, tapu sicilinde var olan bir hakkın terkin edilmeden sona ermesi mümkün olduğu gibi bir hakkın sicil dışı Kazanımı da söz konusu olabilir. Ancak, iyiniyetli hak iktisap eden kişilerin hakları da kanunen korunmaktadır ( TMK. m. 1023 ). Tapu siciline hakim olan tescil prensibi ve kaydın aleniliği ve doğruluğu ilkeleri karşısında Medeni Kanun sicil dışı kazanımlar, yolsuz terkin veya tescil karşısında ayni hakları korumak için bazı tedbir ilkeleri de kabul etmiştir. Bunlardan birisi de Türk Medeni Kanununun 1025. maddesidir.
ANILAN MADDE UYARINCA, BİR AYNİ HAK TAPUYA YOLSUZ OLARAK TESCİL EDİLMİŞ VEYA BİR TESCİL YOLSUZ OLARAK TERKİN OLUNMUŞ İSE BUNUN DÜZELTİLMESİNİ, AYNİ HAKKI ZEDELENEN KİŞİ İSTEYEBİLECEĞİ GİBİ TAPU MEMURU DA RE'SEN HAKİME BAŞVURARAK İSTEYEBİLİR.
Hemen belirtmek gerekir ki, Türk Medeni Kanununun 1022. maddesi uyarınca ayni haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır. Anılan maddenin 2. fıkrasına göre ise tapuda düzenlenen resmi senet içeriğinin kütüğe tescilinin sonradan yapılması halinde, tescilin hükmü işlemin yevmiye defterine kayıt tarihinde başlar.
Somut olayda da, davacı satın aldığı payın resmi senet içeriğine aykırı olarak tapu kütüğüne tescil edilmemesi nedeniyle düzeltme isteminde bulunmuştur. Gerçekten de davacı 19.07.1988 tarihinde İ. Ö. payını, 30.06.1988 tarihinde de F. Ç.'e ait payı satın almıştır. Resmi senet düzenlenmiş, ancak tapuda resmi senet içeriklerine göre tam mülkiyet sahibi olması gerekirken davacı adına sadece F. Ç.'ten satın aldığı payın kaydı yapılmış, İ. Ö. mirasçılarından satın alınan pay ise kütüğe tescil edilmemiştir. Bu durumda ayni haktaki değişikliğin tapu kütüğüne yansıtılmaması nedeniyle yolsuz tescil sözkonusudur.
Mahkemece yapılan bilirkişi incelemesinde; belirtildiği ve resmi senet içeriğinden de anlaşıldığı gibi 19.07.1988 tarihli işlemle vekil dava konusu taşınmazla birlikte 9 parsel sayılı taşınmazda da A. Ö. payının davacıya satıldığı, sadece 9 parsel sayılı taşınmazla ilgili kütüğe tescilin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda ayrıca, İ. Ö. mirasçılarından F. Ö. ve M. Y. K.'nın vekaletname verdikten fakat tapudaki satış işlemi gerçekleşmeden öldüklerini, ölümle vekaletnamenin sona ereceğini, bu nedenle vekilin satışının geçerli olmadığı belirtilmiştir. Mahkemede bilirkişi raporu doğrultusunda F. Ö. ile M. Y.'a ait paylar yönünden davacının istemini reddetmiştir.
Dava konusu satış işlemi 17.08.1988 tarihinde gerçekleşmiş olup, davacı taşınmazı kullanmaktadır. Davalılar, davacının taşınmazı kullanımına karşı çıkmamışlar, satış işlemine karşı herhangi bir itirazda bulunmamış, davada açmamışlardır. Davacının kütük dışı kazandığı ayni hakkı itiraza uğramamıştır.
